Abstract :
1960’ların ortalarında, benim gibi İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde iktisat tahsiline başlayanlar, o günün şartları içerisinde, pek değerlendiremeseler bile, dikkate değer, mühim hocalardan ders gördüklerinin farkında değillerdi. Şimdi bu hocalar yok! Bu günlerden geriye dönüp, o günlere bakınca, ders gördüğümüz bu hocalarımız, kendi aralarında, eski kuşak hocalar ve onların yanında akademik hayatın merdivenlerini tırmanmaya çalışan yeni kuşak hocalarımız olarak, adeta bıçakla bölünmüş gibi, ikiye ayrılmış olduklarını görüyorum. Bu bölünmede hudut çizgisi, zamandır. Eski kuşağa mensup hocalarımız, Ord. Prof. Dr. Ömer Celâl Sarc, Ord. Prof. Dr. Ömer Lütfi Barkan, Ord. Prof. Dr. Z. Fahri Fındıkoğlu, Prof. Dr. Orhan Tuna, Pof. Dr. Sabri F. Ülgener’di. Bu isimlerden her biri, Osmanlı kültürü içerisinde yetişmiş münevverdi. Ayrıca bu isimler, sahalarında otorite, akademik faaliyet alanlarının da ağır toplarıydılar. Oysa Cumhuriyet doğumlu hocalarımız, kendilerine de İktisat Fakültesi’nde hocalık yapmış olan bu akademisyenlerden, kültürel birikimleri, dünya görüşleri, ideolojileri itibariyle farklıydılar. Hatta bu farklılık, en somut bir biçimde, saflarını 1968 öğrenci olaylarına giden günlerde ortaya koymuştu. Yeni kuşağa mensup hocaların dikkate değer isimleri, ideolojilerin tazyik ve yol göstermeleriyle, ‘Türk Solu’nda yer aldılar. Diğer taraftan, hocalarımız arasında bir başka bölünme daha vardı. Bu bölünme, mekân farklılığından neş’et ediyordu. Mekân farklılığına ilişkin bu ayrışma, merkez [İstanbul] ile çevre [İstanbul-dışı] arasındaydı. İstanbul kökenli hocalarımız, gerçekten de, Osmanlı Devleti’nin son yıllarında memleketin kaderini tayin etmiş, asker ve sivil bürokratların çocuklarıydılar. Söz gelimi, Ömer Celâl Sarc hocamız, İttihatçıların Dâhiliye Nazırı Mehmed Celâl Bey’in; Haydar Furgaç, Sadrazam Ahmed İzzet Paşa’nın oğluydu. Sencer Divitçioğlu ise, Sultan II. Abdülhamid döneminde mâliye ve maarif nazırlıklarında bulunmuş Ahmed Zühtü Paşa’nın torunuydu. Sabri Ülgener de gerek anne ve gerekse baba tarafından köklü bir İstanbul ailesinin evlâdı idi.